Siz Benim Baharıma Şahitsiniz
Size bir hikaye anlatacağım Bir gün çocuk, habersizce çekip gitmiş Duyduğuma göre siyah gökyüzünün yıldızlarından sıkılmış Koşuşturduğu yeşil çayırlar sararmış Size bir gerçekten bahsetmek istiyorum İstesenizde, istemesenizde dinleyeceksiniz Zira bu hayal, bizatihi sizsiniz Geçmişi unutmak, kolay olmuyor bazen Bazen sildim dediğin anılar, hayallerin oluyor, rüyalarına giriyor Size önemli bir sır vermem gerek Mazisi olmayanın, geleceği…
Maziyi Özlüyorum
Güneşli bir günde soğuk bir rüzgar esiyordu Bulutlar, parça parça giderken Mazi, hala ellerimi dişliyordu Neden böyle oldu, yaprak neden daldan ayrılır ki Tanıdıklarım, sevdiklerim, neden hep uzaktalar Nasılda geçmiş zaman Nasılda gitmiş mekan Eskiden, eskiden şırıl şırıl dans ederdik Uzak denen bir şey bilmezdik Gözlerimiz aynı güneşe bakardı Şimdi artık, biz, biz değiliz Yokuz…
Bir Ölüm Şarkısı Aç Kendine
bir ölüm şarkısı aç kendine sonra sor öldüm mü ben bu çıkan nefes son nefesim mi sor kendine bir insan ne kadar ölebilir hatırla o günleri geçmişe git anılara dal diğer bir deyişle öldüğün zamanlara geri dön sonra, tekrar sor kendine daha ne kadar ölebilirim ki
İstanbul’dan Uzakta O
İstanbul ayaklarımın altında Rüzgar, gerçekten de savuruyor bizi Uzaklara bakıyorum ama yok Çok uzaklarda ellerimi ısıtan kişi Yan yana kağıtlarda gezerdik geceler boyunca Gözlerim, başındaki gökyüzünün yıldızlarındaydı Elleri doluyken dahi gözlerindeki yeşilliğe dalardım Ahşap arasındaki delikten yayılırdı gülüş kokuları .
Geleceğe Tahmin
Bilmiyorum, o kadar çok şey var ki bilmediğim Neyi bilmediğimi dahi bilmedim Eskiden yaşanan şeyler Yada günler önce olan veyahut yıllar önce Unutuldu gitti artık Bilinen şey ise mazinin geleceğe dönüşmesiydi
Diyorlar Ki Bana Böyle Devam Edersen Senden Bir Bok Olmaz
Düşmanım ben hayata Her gün farklı bir sorunun çıkmasına düşmanım Yatarken yazı yazamamama çok karşıyım ben Cam kapalı olduğunda soğuk isterim Açık olduğunda da sıcak, tutarsızlıktır benim katilim Denedim, gerçekten çalıştım Diğer insanlar gibi yaşamaya alıştırdım kendimi Anlatın, neden yaşanır ki bu dünyada Aldığım nefes dahi benden kaçıyor Hayallerim bir bir sınır dışına çıkıyor.…
Yalandı
Eve gittiğim yolu buldum sanırdım Kilometrelerce yürüdüm Anladım ki yanıldım Haklıydı yıldızlar, yalandı Ne geceden güneş açtı Ne de ay bu hengameden kaçtı Ben düşünmekten yoruldum Bu boşluklar daha önce de yaşandı Sırası gelince hepsini unuttum Ben düşmandım çiçeklere Kurak topraklara gömülmeye alıştım Yavaştım yürürken ama Ben en çok duraksadığımda anlamıştım her şeyi Adımı…
00.04 Anısına Özel
Gün sonbahar, elimde kahve Yağma ihtimali olan kar’a bakıyorum Kahvemi yudumlarken, her defasında O anı hatırlıyorum İçimde bitmek bilmeyen bir hevesle Geleceği düşlüyorum Kuracak tek bir hayal dahi kalmamışken İçimden gelen bir ses, devam et diyor Direnemiyorum
Aklım Mazide
Zira ölümün yanaştığı hayat Kasvetli bir sonbahar sabahında Yağan yağmur damlacıklarının dans edişini izlemek kadar ızdırap doludur.
Hiç Benim Olmayan Sana
Hiç benim olmayan zaman Elimden her şeyi alıp götürdü Anılarımı bir bir siliyor Yaşanmışlıklar Ne idiği belirsiz bir okyanusa sürükleniyor Ağlıyorum tüm hüznümle Neden ağladığımı bilmiyorum . .
Katlanamıyorum
katlanamıyorum ne nefes almaya ne de adım atmaya denedim, gerçekten girdiğim bütün yollar aynı sonda buluştu bana gelen bütün kuşlar aynı hızda kanat çırptı yapamıyorum düşlemekte zor rüyalarda yaşamakta ben artık anladım, sahiden hangi yıldıza baksam hepsi kahkaha attı şu bittiğim ay bile yaramda kan bırakmadı artık ben bittim, ciddiyim yeşil çayırlar sararınca siyah gökyüzü…
Mazi Kesilen Tırnak Değildir
ben maziye aşığım mazi benim her şeyim nereye adım atsam arkamdan koşar mazi ben maziye bağlıyım mazi benim tek eşim nasıl ondan kaçarım arkama adım atsam maziye yaklaşsam bir kez kaçan mazidir benden nasıl nefes alırım ben denedim, gerçekten mazisiz yaşayamam ilerlemeden nasıl yaşanılır ben karlarda yürüdüm çayırlarda da koştum gökyüzünü seyrettim içinde de ay…